TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Türkiye’de kurulacak olan Nükleer Santralleri ile iligli yapılan anlaşmaya dair basın açıklaması yaptı.
Rusya ile yapılan nükleer enerji santralı anlaşması “kaptı-kaçtı” yöntemiyle Meclis‘ten geçirilmek isteniyor. Hükümet tarafından 29 Haziran‘da TBMM‘ye sevk edilen anlaşma tasarısı, tali komisyon olarak belirlenen Enerji Komisyonu görüşmeleri dahi beklenmeksizin Dışişleri Komisyonu‘nda bugün ele alınıyor. TBMM Başkanlığı‘nca 30 Haziran‘da komisyonlara sevk edilen nükleer anlaşma tasarısını incelemeleri için Dışişleri Komisyonu‘ndaki milletvekillerine yalnızca 1 günlük süre tanındı.
Tasarının gerekçesinde “Ülkemizin nükleer teknoloji geliştirme ve enerji üretmeye yönelik hedeflerine ancak kararlı bir nükleer program dahilinde, ulusal endüstrimiz ve insan gücümüz ile ulaşılabilecektir” denilmektedir. Oysaki anlaşmaya bakıldığında, kurulacak nükleer santralın yüzde 100 hisseyle sahibi Rus tarafı olacaktır. Rusya yüzde 51 hissesi kendisinde kalması koşuluyla isterse kalan hisselerini satacaktır. Bu hisselerin sahibinin yerli şirketler olması ya da Türkiye‘deki kamu kuruluşu olması dahi söz konusu değildir. Yalnızca satılacak şirketler konusunda Türkiye‘nin de rızası alınacaktır.
Nükleer enerji santralında Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının yaygın olarak istihdam edilmesi ve eğitilmeleri ise yalnızca “mutabakat” olarak anlaşmaya girebilmiş, istihdama ilişkin belirli bir kota dahi getirilmemiştir. Bunun karşılığında Türkiye, yabancıların çalıştırılmasını kolaylaştırma sözü vermiştir. Anlaşmadaki bu hükümler tasarının gerekçesini boşluğa düşürmektedir.
Her Türlü Yetki Rusya‘da
Rus tarafı projede başarısız olursa halefini de kendisi belirleyecektir. Projenin başarısızlığı durumunda Rusya için herhangi bir yükümlülük düzenlemesi anlaşmada yer almamaktadır. Nükleer ünitelerin geç devreye girmesi durumunda da Rus tarafının sorumluluğuna ilişkin anlaşmada açık bir hükme yer verilmemiş, “tarafların sorumluluklarının elektrik satış anlaşmasına göre belirleneceğinin” belirtilmesiyle yetinilmiştir. Eğer şirket elektrik satış anlaşmasında belirtilen miktardan daha fazla üretim yaparsa fazla üretilen miktarı da Türkiye satın alınacaktır. Bu satın alıma ilişkin koşullar anlaşmada yer almamış olup, elektrik satış anlaşmasına bırakılmış durumdadır. Eğer belirttiği miktardan az üretim gerçekleştirirse, şirketin eksik elektrik miktarını temin ederek yükümlülüğünü yerine getirmesi öngörülmektedir. Bu durumda şirket, eğer Türkiye‘de oluşturulan elektrik piyasasında daha ucuza elektrik satın alma imkanı varsa, üretim yapmak yerine elektrik alıp satmayı da tercih edebilecektir.
“Bunlarla Sınırlı Olmamak Kaydıyla…”
Toplam 18 maddelik anlaşmada 13 kez “ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla” ifadesine yer verilmiştir. Dolayısıyla anlaşma ile kesin belirlemelere dahi gidilmemiş, muğlak ifadelerle ucu açık hükümlere yer verilmiştir.
Türkiye Kar Ortağı Değil, Şirkete Kazanç Güvencesi
Rusya‘nın kuracağı 4 üniteli nükleer santralın ilk 2 ünitesi için yüzde 70‘e kadar, kalan 2 ünitesi için yüzde 30‘a kadar TETAŞ üzerinden 15 yıllık alım garantisi verilmektedir. Kalan miktarı Rus şirket, borsa sistemi üzerinden Türkiye‘de satabilecektir. 15 yıllık alım garantisi sonrasında Rus şirket, Türkiye‘ye net karının yüzde 20‘sini aktarma sözü vermektedir. Türkiye açısından kazanç gibi sunulan bu hüküm, aslında Rus şirkete alım garantisi sonrasına yönelik verilmiş bir kazanç garantisi konumundadır. Alım garantisi bitiminden sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti kar ortağı haline getirilerek, şirketin konumu garanti altına alınmaktadır.
Eskalasyon Yok, Maliyet Garantisi Var
Alım garantisi kapsamında fiyatlarda eskalasyon yapılmayacağı belirtilirken, anlaşmanın diğer hükmüne bakıldığında zaten fiyatların baştan kademeli olarak belirleneceği ortaya çıkmaktadır. Anlaşmada, “Elektrik Satış Anlaşması‘nın ayrılmaz bir parçası olarak TETAŞ ve proje şirketi arasında mutabakata varılan tarife kademelerinde, elektrik fiyatındaki yıllık değişim, projenin geri ödemesinin sağlanması açısından, fiyat limit üst tavanı 15.33 ABD senti/kWh olmak üzere Proje Şirketi tarafından hesaplanır” denilmektedir. Yani yıllık bazda elektrik satış fiyatı kademelendirerek en yüksek fiyat 15.33 sent olmak üzere şirket tarafından TETAŞ‘a elektrik satışı yapılacaktır. Yıllık bazda eskalasyon ihtiyacı zaten anlaşmanın içerisine yerleştirilmiştir. Anlaşmada aynen şu hükme yer verilmiştir:
“Elektrik satış anlaşması süresince Proje Şirketi‘nin projeye ilişkin tüm işletme maliyeti [lisans bedelleri, yakıt tedariki ve yakıt döngüsüne ilişkin maliyet ve karşılıklar (içsel veya dışsal, gömülü veya zorunlu) kullanılmış yakıt ve atığın taşınması, depolanması ve bertaraf edilmesi, söküm ve sahanın yeniden kullanılabilir hale getirilmesi dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla], sigorta primleri ve vergileri, Ünite 1, Ünite 2, Ünite 3 ve Ünite 4‘ün modernizasyonuna ilişkin yapılan veya yapılacak olan giderler, gerçekleşmesine bağlı olarak ödenecektir. (Tereddüte mahal vermemek için, gelecekteki maliyetler için ayrılan karşılıklar, söz konusu karşılıklar ayrıldığında harcama olarak kabul görecektir.)”
Anlaşmada elektrik satış fiyatı tanımına bakıldığında, Rus şirketin nükleer santral inşaatı için harcadığı sermaye ve kullandığı kredi faiziyle birlikte, Türkiye‘de ödediği lisans bedelleri, geliştirme bedelleri de “bunlarla sınırlı olmamak üzere” Türkiye tarafından şirkete 15 yıl içinde geri ödenecektir. Ayrıca Türk mevzuatlarından kaynaklanan maliyet artışları da alınan elektrik yüzdesine bağlı olarak TETAŞ tarafından karşılanacaktır.
Garantili Pahalı Elektrik
Nükleer enerji şirketine alım garantisi verilen 15 yıllık süre için fiyat kilovat saat başına KDV hariç 12.35 sent olarak belirlenmiştir. Bu fiyata yüzde 18‘lik KDV eklendiğinde 14.57 sente çıkmaktadır ki bugünkü kur üzerinden 23 kuruşu aşmaktadır. Bu nükleer santraldan üretilecek elektriğin ne kadar pahalı olduğunu göstermektedir. Kaldı ki bu fiyat ağırlıklı ortalama olup kademeli tarifede 28.7 kuruşa kadar çıkabilecektir.
Anlaşmaya göre Türkiye‘nin nükleer santral üzerinde hiçbir hakkı bulunmadığı gibi, oluşacak atıklar da Rusya‘nın güdümündedir. Nükleer yakıtı Rusya‘nın yeniden işleyebileceği açıkça ifade edildiği gibi, nükleer yakıt olarak Türkiye‘nin kaynaklarının değerlendirilmesine ilişkin hüküm dahi yoktur. Nükleer yakıt temini konusunda Rusya‘nın sahibi olduğu şirket yetkilidir. “Nükleer maddeler, ekipmanlar, nükleer olmayan özel maddeler ve bunlarla ilgili teknolojiler ve bunlara ilaveten bunlardan veya bunların kullanımı sonucunda üretilen nükleer ve nükleer olmayan özel maddeler ve ekipmanlar” anlaşmaya göre Rus şirket tarafından ihraç edilebilecek, yeniden ihraç edilebilecek veya aktarılabilecektir.
Yani nükleer atıkları Rusya‘nın yeniden değerlendirmesi, başka ülkelere ihraç etmesi mümkün görünmektedir. Türkiye‘de nükleer maddenin yüzde 20‘den fazla zenginleştirilmesine izin vermeyen anlaşma, bu maddenin aktarımı yapıldıktan sonra onay alınması koşuluyla plütonyumu ayırmak amacıyla radyo kimyasal bir şekilde yeniden işlenmesine olanak tanımaktadır. Yani Türkiye için anlaşmanın açık hükümleriyle de yasak kapsamında olan nükleer silah üretimini Rusya Türkiye‘de kullandığı nükleer yakıtları ülkesine ya da başka bir ülkeye göndererek yapabilecektir.
Taraflara anlaşmayı 1 yıl önceden bildirerek fesih hakkı tanınmıştır. Ancak bu fesih hakkının uygulamaya başlamış ya da inşası başlamış üniteler için geçerli olmadığı, fesih düzenlemesinin yalnızca TETAŞ‘ın alım garantisi ve arazi tahsisi ile ilgili hükümleri kapsadığı görülmektedir. Yani Türkiye anlaşmayı feshetse dahi Rusya Türkiye‘de nükleer santral yapımını devam ettirecektir. Böylece Rusya Akkuyu‘daki varlığını garanti altına alırken, geri dönüşü mümkün olmayan bir yola girilmiş olmaktadır.
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
2.07.2010