Hürriyet, hükümetin ‘devletin güvenliğini’ gerekçe gösterip mahkemeden bile gizlediği, Akkuyu nükleer santraline ilişkin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın(UAEA) hazırladığı raporu ele geçirdi. Enerji Bakanlığı, geçen yıl şubat ayında teslim edilen “Entegre Nükleer Altyapı Gözden Geçirme” (INIR) misyon raporunun güncelliğini yitirdiğini iddia etse de üzerinden bir yılı aşkın bir zaman geçtiği halde çalışmadaki tavsiyelerin neredeyse hiçbirinin gerçekleşmediği ortaya çıktı.
ULUSLARARASI Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) uzmanlarının Akkuyu Projesiyle ilgili olarak hazırladıkları rapor, Türk Hükümeti’ne 24 tavsiye ve 15 öneride bulunuyordu. Ve uzun süre hazırlığı yapılan INIR misyon raporu, UAEA temsilcileri tarafından Türkiye’ye 20 Şubat 2014’te teslim edilmişti.
Türk Hükümeti, raporu kamuoyundan gizledi. Akkuyu Nükleer Güç Santralı projesi için geçen Aralık verilen ÇED Olumlu Kararı aleyhine açılan yürütmeyi durudurma talebi davasında hükümetin mahkemenin isteğine rağmen “devletin güvenliği” gerekçesiyle raporu mahkemeden dahi saklaması ise büyük tartışma yarattı.
Haberin Hürriyet’te yayınlanmasının ardından bir açıklama yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “2013 yılının sonunda hazırlanan tespit raporu şu anda güncelliğini bile yitirdi” diyerek konuyu kapatmaya çalıştı. Ancak Hürriyet’in ulaştığı rapor, çalışmanın güncelliğini yitirmediğini ve bazı istisnalar dışında Türk Hükümeti’nin raporda belirtilen önerilerin neredeyse hiçbirini gerçekleştirmediği ortaya çıktı. İşte 98 sayfalık UAEA’ın hazırladığı INIR misyon raporunun Akkuyu nükleer santral projesi için Türkiye’ye bulunduğu tavsiyeler:
BAKANLIK ULUSLARARASI ATOM ENERJİSİ AJANSI’NIN RAPORUNU MAHKEMEYE VERMEYİ REDDETMİŞ
İŞTE O TAVSİYELER
1) Türkiye Hükümeti, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi Başkanlığı ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) arasında nükleer politika geliştirmedeki görev ve sorumlulukları netleştirmeli.
2) Türkiye Hükümeti, ulusal nükleer programın daha da ilerletilmesinde bir yol haritası olabilecek ulusal politika ve strateji taslağını tamamlamalı. Bu çalışma, temel ilkeleri tanımlamalı, görev ve sorumlulukları netliğe kavuşturmalı. Bu çalışma diğer konular arasında, harcanmış yakıt ve atıklar ile tesisin işletmeden çıkarılması meselelerini de ele alacaktır.
3) Akkuyu proje şirketi (Akkuyu Nükleer A.Ş.), işletmecinin güvenlik (safety) konusundaki birinci sorumluluğunu, Rosenergoatom’daki (Rus Devleti’nin nükleer santral işletme şirketi) uzmanlığının kullandırılmasından sağlayacağı menfaati ve Türk düzenleme çerçevesiyle uluslararası standartları dikkate alarak hazırlık, inşaat ve işletme sırasında işletmeci sorumluluğunu yerine getirmek için organizasyon yapısını tamamlamalı.
4) Akkuyu proje şirketi, lisans belgeleri ve düzenleme gözden geçirmelerinde ortaya çıkan konuların çözümünü halletmede değerlendirme ve sorumluluk alma kapasitesine sahip olduğunu garanti etmeli.
5) Akkuyu proje şirketi, tesisi devreye sokmak için hazırlıklı olma ve tesisin işletmesini yürütme ihtiyacını hesaba katarak işletme fonksiyonlarını güçlendirmek için planlarını tamamlamalı. Buna ilave olarak TAEK, Akkuyu proje şirketi ile istişarenin ardından Akkuyu nükleer santrali işletme organizasyonu için ana ilkeler ve gereklilikleri tanımlamalı. Özellikle de işletme faaliyetlerinin diğer kuruluşlara devredilmesi ve belirli kadroya lisans verilmesiyle ilgili.
6) Türkiye Hükümeti, Ulusal Radyoaktif Atık ve İşletmeden Çıkarma Hesaplarında kapsamı ve idari ayarlamaları netleştirmek için düzenlemelerin geliştirilmesini tamamlamalı.
7) Türkiye, kapsamlı nükleer yasanını mümkün olduğunca erken biçimde çıkarmalı ve yasada şu ihtiyaçlar dahil olacak biçimde bir dizi önemli konunun yeterli derecede ele alınmasını sağlamalı:
– Teşvik sorumluluğu olmayan ve karar almasını gereksiz yere etkileyecek sorumlulukları ya da menfaati olan kurumlardan bağımsız bir düzenleme organının kurulması.
– Düzenleme organının fonksiyonlarının ve yetkili kişilerin sorumluluklarının tanımlanması.
– Nükleer güvenlik (safety), emniyet (security) ve güvence denetimini (safeguards) kapsaması.
8) Türkiye, nükleer hasar için sivil sorumluluk yasasını çıkarmalı.
9) Türkiye Hükümeti, lisans süreci dönemi dahil, düzenleyici fonksiyonların bağımsızlığını garanti altına almalı.
10) TAEK, bir nükleer güç programı için gerekli düzenlemeleri tamamlamalı.
11) Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi Başkanlığı, gerekli faaliyetleri, görev ve sorumlulukları tanımlamak için Ulusal İnsan Kaynakları Geliştirme Planı’nı tamamlamalı.
12) Akkuyu proje şirketi, işe alma ve eğitimde uygun bir planlamayı, işletme organizasyonu için düzenleyici gereklilikleri konusundaki nihai karar bağımsızlığını garanti altına almalı.
13) TAEK, kadrosunun işe alımı ve lisanslama, Akkuyu nükleer güç santralinin denetimi için bir teknik destek kuruluşuyla anlaşma konusundaki faaliyetlerini hızlandırmalı. Ayrıca TAEK, SAT’e (Eğitime Sistematik Yaklaşım) dayanarak yeni kadrosu için daha fazla işe özel eğitim planları geliştirmeli.
14) Türkiye Hükümeti, görev ve sorumlulukların net tanımıyla, paydaş dahli ve halkı bilgilendirmede ulusal bir strateji oluşturmalı.
15) Türkiye Hükümeti, kendi iletişim faaliyetlerini uygulayabilmeleri için projenin teşviğinde görevlendirilen kamu kuruluşları ya da düzenleyici fonksiyonların finansal ve uzmanlık açısından uygun biçimde kaynağa kavuşturulduklarından emin olmalı.
16) Akkuyu proje şirketi, uygulamalı yer incelemelerine dayanan yer parametreleri raporunu tamamlamalı ve gözden geçirme, onay için TAEK’e sunmalı.
17) Hükümetin koordine edici organı olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Akkuyu proje şirketi, Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecini zamanında bitirmek için gerekli faaliyetleri tamamlamalı.
18) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, nükleer tesisler için Çevre Etki Değerlendirmesi raporunun standart formatını oluşturmalı.
19) Türkiye Hükümeti, nükleer güç santralleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın görev ve sorumluluklarını, TAEK’le koordinasyonu net biçimde tanımlamalı.
20) Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi Başkanlığı, harcanmış yakıt ya da yüksek dereceli atıkların yönetimi konusundaki uzun dönemli teknik sorumluluğun netleştirilmesi dahil, nükleer yakıt döngüsünün ön ve arka ucu için ulusal bir politika ve strateji oluşturma çalışmasını tamamlamalı.
21) Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi Başkanlığı, her türlü nükleer atık ve ulusal atık yönetimi organizasyonunun sorumluluklarını belirlemek için ulusal bir politika oluşturma çalışmasını tamamlamalı.
22) Türkiye Hükümeti, radyoaktif atık yönetiminde gerekli faaliyet ve tesisler için uzun dönemli bir plan geliştirmeli.
23) Yerel sanayi katılımının kapsamı ve dahil olma seviyesi konusunda Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi Başkanlığı ve Akkuyu proje şirketi arasında bir anlaşmaya varma faaliyetleri yoğunlaştırılmalı.
24) Türkiye Hükümeti, nükleer güç programlarının uluslarası pazarlarda ve bazen sadece tek bir tedarik kaynağına iş taşere edilmesini gerektirdiğini kabul ederek, zamanlı biçimde mal ve hizmet alımı için kamu kuruluşlarına imkân vermeli.
3 kurum sessiz kaldı
RAPORU ele geçirdikten sonra çalışmada üzerine sorumluluk düşüne bütün kurumlara belirtilen tavsiyelerde neler yaptıklarını sorduk. Çevre Bakanlığı cevap vermedi. Akkuyu Nükleer A.Ş., sorularımızı Rusça’ya çevirip şirketin merkezine yolladı ama beş gündür yanıt gelmedi. Raporun en önemli kısımlarından biri, bağımsız olması gerektiği defalarca vurgulanan Türkiye Atom Enerji Kurumu’nun (TAEK) Başkanı Zafer Alper ise, “Ülkemizin INIR misyonu kapsamındaki ülke raporu ve ve bu raporla ilgili muhatap kuruluşu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olup belirtilen sorular da bu kapsamda Bakanlığa iletilmiş olup Bakanlık tarafından cevaplandırılacaktır” dedi. Enerji Bakanlığı ise UAEA’nın raporunda belirtilen tavsiye ve önerileri tek tek cevaplamayı reddetti. Müsteşar Yardımcısı Necati Yamaç yolladığı cevapta, “Yapılan çalışma; 2013 yılı Kasım ayı itibariyle ülkemizin nükleer altyapı durumunu yansıtmaktadır. O tarihten bugüne kadar Ajansın önerileri ile ilgili birçok çalışma yapılmış olup sözkonusu rapor bu nedenle güncel durumu yansıtmamaktadır. Örnek olarak; ÇED süreci hızlandırılsın, TAEK danışmanlık ihalesi sonuçlandırılsın önerileri gibi bir çok husus olumlu sonuçlanarak güncelliklerini kaybetmişlerdir” dedi. Yamaç, soruları neden tek tek yanıtlamadığını ise “Ajansın önerileri, hazırladığımız Nükleer Enerji Kanun Tasarısı Taslağında madde hükümleri olarak karşılıklarını zaten bulmuştur. O nedenle, e-mail ile Bakanlığımıza ve TAEK’e yöneltilen soruların her biri üzerinden tek tek geçilmeyecektir. Bu, konuları geçmek için verilmiş yüzeysel bir cevap değildir” dedi. Yamaç, Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi Başkanlığı ile ilgili söz konusu kanunun tasarısının da TBMM’ye gönderildiğini belirtti.
RAPORUN ÇARPICI SONUÇLARI
* Raporun üzerinde durduğu en önemli konulardan biri TAEK’in özerk bir düzenleyici kuruluş kimliği kazanması. Bu halen yapılmadı. Ve şu andaki durum Türkiye’nin de taraf oldugu Nükleer Güvenlik Konvansiyonu’na aykırı.
* Akkuyu tesisisinin nükleer güvenliği hususunda TAEK’in vereceği zorlayıcı talimatlarla ilgili de bir ilerleme yok.
* Akkuyu proje şirketi, uygulamalı yer incelemelerine dayanan yer parametreleri raporunu onay için TAEK’e sundu. Şu anda TAEK raporu inceliyor.
* Başka bir önemli açık Türkiye, nükleer hasar için sivil sorumluluk yasasını çıkarmadı. O yüzden genel idare hukuk prensipleri kapsamında, herhangi bir kaza kusursuz sorumluluk üzerinden devlete ait bir sorumluluk olacak.
* Halkı bilgilendirme kısmında da; Akkuyu projesine ilişkin bilgi ve belgeler sistematik olarak halktan hatta mahkemelerden bile gizlendi. ÇED süreci kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirme komisyonu (İDK) toplantılarına ait tutanaklar, sunulan kurum görüşleri için yapılan bilgi edinme başvuruları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından reddedildi.
* ÇED yönetmeliği kapsamında, ÇED raporlarının hazırlanması için proje sahibine özel format verildi. Ancak bu formatın bir standartı yok. Akkuyu projesi, ÇED raporunda entegre tesis olarak değerlendirilmedi. Atıkların kontrolü, iletim hatları, taş ocakları ÇED raporunda değerlendirilmedi.
* Yereldeki sanayinin, sivil toplum kuruluşların, yurttaşların sürece katılımı kısıtlandı. Belediyelerin proje ile ilgili görüşleri değerlendirmeye alınmadı. İmar planı değişiklikleri Bakanlık eliyle yapıldı.
* En önemli konulardan bir diğeri ise Türkiye Hükümeti’nin, nükleer enerjide harcanmış yakıt ve atıklar ile tesisin işletmeden çıkarılması meselelerini de ele alan bir ulusal politika ve stratejiyi halen tamamlamamış olması. Hürriyet’e bu konunun önemini değerlendiren CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, “Harcanmış yakıtların akıbetinin ne olacağı konusunda hiçbir açıklama bulunmamaktadır. Radyoaktif atıklar bir ‘süre’ ülkemizde depolanacaktır. Daha sonra ne olacağı net değildir. Atıkların Akdeniz-Ege-Marmara-Boğazlar-Karadeniz yoluyla Rusya’ya götürülmesi akıl dışıdır. Nükleer tesisin sökümü ve söküm maliyeti hakkında da hiçbir bilgi verilmemektir” dedi.
ÖNERİLER
1) Türkiye Hükümeti, nükleer güç santrali projelerini desteklemek için uygun altyapının takvime uygun biçimde oluşmasını sağlamada Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi Başkanlığı’nın rolünü güçlendirmeye devam etmeli.
2) Akkuyu proje şirketi, TAEK’le iletişim yönetimi prosedürlerini tamamlayıp mutabık kalmalı ve TAEK’i yönetim sistemine dahil etmeli.
3) Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi Başkanlığı, tüm destek altyapı çalışmasının tatmin edici bir biçimde ilerlediği konusunda üst düzey bir teminat vermek için program yönetimi araçlarının geliştirilmesini düşünmeli.
4) TAEK, Entegre Yönetim Sistemi’nin geliştirilmesi ve yönetmeliklerinin revizyonu için halihazırda tanımlandığı gibi planları geliştirip uygulamada uygun kaynaklara sahip olduğundan emin olmalı.
5) Akkuyu proje şirketi, mümkün olan en kısa zamanda kuvvetli bir güvenlik ve emniyet kültürü geliştirmek için bir iş programı başlatmalı.
6) Akkuyu proje şirketi, projenin uygulanabileceğini teyit etmek için finansal modelini tamamlamalı.
7) Akkuyu proje şirketi, risklerin nasıl yönetildiğine ilişkin ortak bir görüş olduğundan emin olunması için bir finansal risk yönetimi planı hazırlamalı. Elektrik ücreti artış mekanizmasının nasıl çalıştığına ilişkin anlaşmanın tamamlanması, bu açıdan önemli bir adım.
8) Türkiye, ilgili uluslararası yasa araçlarının çoğuna taraf olsa da, “Harcanmış Yakıt Yönetimi Güvenliği ve Radyoaktif Atık Yönetimi Güvenliği Birleşik Sözleşmesi”, “Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Sözleşmesi’nde Değişiklik” ve “Nükleer Enerji Sahasında Üçüncü Şahıslara Karşı Sorumluluğa ilişkin Paris Sözleşmesi’nin 2004 Protokolü”ne sadık kalıp uygulamaya devam etmeli.
9) Türkiye, gerekli oldukça nükleer güç programı için diğer ilgili yasalarını gözden geçirip değiştirmeye devam etmeli.
10) Akkuyu proje şirketi, Nükleer Maddeler Hesap ve Kontrol Yönetmeliği’nin gerekliliklerini ve Türkiye’nin Kapsamlı Güvence Denetimi Anlaşması ve Ek Protokol’den doğan yükümlülüklerini karşılamak için tesis seviyesindeki prosedürlerin gelişimini başlatmalı.
11) TAEK, düzenleyici görevinde kamu güvenini artırmak için fonksiyonları ve yapısında önümüzdeki dönem yapacağı değişikliklerin iletişimini nasıl gerçekleştireceğini düşünmeli.
12) TAEK, nükleer emniyet konusunu ele almada nükleer tesislerin tanımı için kurallarını değiştirmeyi düşünmeli.
13) Türkiye Hükümeti, nükleer güç santrallerinin radyolojik etkileri konusuyla ilgili TAEK’ten çıkacak değerlendirmenin, ÇED onay sürecinde bağlayıcı görüş olarak kabul edildiğinden emin olunmasını düşünmeli.
14) Düşük ve orta dereceli atıkların yönetiminde optimizasyonun mümkün kılınmasını sağlamak için, kurulduğunda, ulusal atık yönetimi organizasyonu, düşük ve orta dereceli atıkların tesislerinde tasarım ve güvenlik konularını düşünmeli.
15) Türkiye Hükümeti, işletmeden çıkarma konusunu ele alan ulusal stratejiyi tamamlamalı.