Adana NKPBASIN AÇIKLAMALARIHaberlerMANŞETNKP

ADANA NKP: NÜKLEER SANTRAL, NÜKLEER FELAKET GETİRİR!

Adana Ekoloji Platformu Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Çernobil’in 37. Yıldönümü dolayısıyla 26 Nisan 2023 tarihinde Abidin Dino Parkı’nda bir basın açıklaması yaptı. Çağla Özgençtürk’ün okuduğu açıklamada Akkuyu Nükleer Güç Santralı’ndan vazgeçilmesini istedi. Açıklamanın tamamına yazımızın devamından ulaşabilirsiniz.

BASIN AÇIKLAMASI
NÜKLEER SANTRAL, NÜKLEER FELAKET GETİRİR!
37 YIL ÖNCE ÇERNOBİL NÜKLEER SANTRALİ’NDE
DÜNYANIN GÖRDÜĞÜ EN BÜYÜK NÜKLEER FELAKET YAŞANDI.

İkinci dünya savaşı sırasında nükleer teknoloji, ilk olarak bir silah olarak geliştirildi ve hiç gerekmediği halde, teslim olmamakta direnen, köşeye sıkışmış durumdaki Japonya üzerinde denemesi yapıldı. Hiroşima ve Nagazaki kentlerine nükleer bomba atılarak, yüzbinlerce insan öldürüldü.
Savaş bittikten sonra da ellerindeki bu teknolojiyi elektrik enerjisi üretmek için kullanmaya karar verdiler. Büyük reklam ve vaatler eşliğinde nükleer santraller kurulmaya başlandı. Çok değil, yirmi yıl sonra nükleer santral ile elektrik üretme yolunun ne kadar riskli, pahalı ve tehlikeli olduğu anlaşıldı. Santrallerden çıkan nükleer atıkların zararsız hale getirilmesi mümkün değildi, on binlerce yıl özel olarak korunması gerekiyordu ve bu işlem çok pahalıya mal oluyordu. Nükleer santraller kapitalist mantıkla çalışan sigorta şirketleri tarafından sigortalanmıyordu. Yakıt olarak kullanılan uranyumun üretim süreci çok kirleticiydi ve kaynaklar sınırlıydı. Nükleer santralleri soğutmak için çok miktarda suya ihtiyaç duyuluyordu ve bu yüzden deniz veya akarsu kenarına kurulmaları gerekiyordu. Oysa, küresel ısınma sonucunda sular giderek ısınıyor ve soğutma işlevini göremez hale geliyordu. Nükleer santrallerin normal çalışma şartlarında bile ekosisteme radyasyon saldığı yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştı.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, nükleer santrallerde üst üste kazalar yaşanmaya başladı. Bu kazaların en büyüğü 37 yıl önce, 26 Nisan 1986 tarihinde Çernobil’de yaşandı. Tam bir felaketti ve insan hatası sonucunda meydana gelmişti. Yüz binlerce insan öldü, yüz binlercesi aşırı radyasyona maruz kalarak hastalandı ve acı çekti. İçinde koca bir şehrin bulunduğu 600 bin metrekare alan boşaltıldı. Çernobil’de durum halen ciddi tehlike barındırıyor, patlama yaşanan ünitede çekirdek erimesi devam ediyor ve bunun ne kadar devam edeceğini kimse bilemiyor.
Ardından Fukuşima nükleer felaketi geldi. 180 km. uzakta, denizde meydana gelen depremin yarattığı tsunami dalgaları nükleer santrali bastı ve iki ünitede çekirdek erimesinin başlaması önlenemedi. Japon hükümeti ve kurucu şirketin bütün gayretlerine ve şu ana kadar 200 milyar dolar harcanmasına rağmen Fukuşima’da halen durum kontrol altına alınamadı.
Nükleer santral macerasının bugün geldiği nokta işte, yukarıda özetlemeye çalıştığımız bu iflas durumudur. Söküm ve tasfiye masrafları kuruluş masrafları kadar yüksek olan bu güvenilmez, kirletici ve pahalı işten demokrasi ile yönetilen ülkeler artık vazgeçmiş durumdalar. Almanya kalan son üç nükleer santralini de geçtiğimiz günlerde kapatarak bu beladan uzak durmayı seçmiştir. Belli kriterlere uygun olarak seçilmiş yerlere kurulan güneş ve rüzgar enerji santrallerinin yaygınlaşması, bu konuda teknolojinin giderek gelişiyor olması ve bu santrallerden elde edilen elektriğin birim fiyatlarının nükleer santrallere kıyasla beşte bir oranında ucuzlamış olması nükleer santrallerden vazgeçilmiş olmasının bir diğer nedenidir.
Bütün bunlar biliniyorken, AKP-MHP iktidarı neden tersine davranarak Akkuyu’da nükleer santral kurma konusunda ısrar etmektedir? Hem de, dünyada örneği olmayan yap-işlet- senin olsun yöntemiyle? Hem de, Çernobil felaketinin yaşandığı santralin yapımcısı olan bir Rus şirketi ile? Hem de, deprem bölgesi olan ülkemizde, yakınında aktif fay hatları olduğu bilinen Akkuyu’da? Hem de, kilowatt saati 12,5 cent gibi, beş kat pahalı bir fiyata elektrik alım garantisi vererek?
Bu soruların bilinen bazı cevapları var. Çünkü; nükleer santral işi başından sonuna kadar illegal bir iştir, yani bu işte gizlilik hakimdir, kamuoyuna birçok konu ve niyet açıklanmaz. Bir başka deyişle, demokrasi ve nükleer santral işi karşıtlık içerir. Bu yüzden şu anda dünyada en çok nükleer santral -bir iki istisna dışında- demokrasinin olmadığı veya tam işlemediği ülkelerde bulunmaktadır. Çünkü; ülkemizi sonradan görme kişilerden oluşan bir iktidar yönetmekte ve bu iktidar mensupları nükleer santrale sahip olan ülkelerin daha güçlü olacağı yanılgısı içindeler. Çünkü; daha bitmemiş, inşaatı devam eden nükleer santrale özel rica ile nükleer yakıt getirmeyi düşünebilecek kadar riski göze alan siyasi iktidar, yaklaşan seçimler öncesinde puan kazanabileceğini hesaplamaktadır.
Nükleer santral ve demokrasi ilişkisinden söz etmiştik. Nükleer santral kurma kararı bir ihtiyaçtan kaynaklanmıyordu, politik bir karardı. Türkiye’nin elektrik enerjisi üretim kapasitesinin, kullandığının iki katı kadar olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla, diyoruz ki; 14 Mayıs seçimlerinde iktidar değişecek ve nükleer santral kurma kararı da değişecektir. Akkuyu nükleer santral inşaatı gelecek kuşaklar için, uçurumun kenarından dönüşün müzesi olarak korunacaktır.

AKKUYU’DA, SİNOP’TA, DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE NÜKLEER SANTRAL İSTEMİYORUZ!
NÜKLEERE İNAT, YAŞASIN HAYAT!
Saygılarımızla. 26 Nisan 2023

ADANA EKOLOJİ PLATFORMU
ADANA NÜKLEER KARŞITI PLATFORM

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir