11 Mart 2011’de Japonya’daki Fukuşima nükleer santralinde meydana gelen kazanın üzerinden üç yıl geçti. Kazadan sonra Fukuşima nükleer santralini merkez alan 30 km çapındaki bir alana giriş yasaklandı. Bölgede yaşayan ve radyoaktif kirliliğe maruz kalan yaklaşık 160 bin kişi 3 yıldır geçici konutlarda yaşıyor. Evlerine özel izinlerle ve kısa süreler için uğrayabiliyor. Nükleer santralde bulunan 6 reaktör kapatıldı. Yakıt çubuklarının üç yıldır aralıksız soğutulmasına çalışılıyor ve bu işlem her gün 400 ton radyoaktif su üretiyor. Şu ana kadar 436 bin ton radyoaktif su tanklarda depolandı. Bir bölümü de okyanusa boşaltılıyor ya da sızıyor. 2010 yılında elektrik ihtiyacının yüzde 30’unu nükleer santrallerden sağlayan Japonya’da bugün bir tek nükleer reaktör bile çalışmıyor.
Japonya’da bunlar olurken, Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) yanlış enerji politikaları bizleri bir felakete sürüklüyor. Mersin ve Sinop’a kurulmak istenen nükleer santraller Fukuşima ve Çernobil gibi nükleer felaketlere adeta davetiye çıkarıyor. Pahalı, kirli ve tehlikeli nükleer enerji santrallerindeki bu ısrarın nedenini anlamakta zorlanıyoruz. Dünyanın dev sanayi ülkeleri, büyük ekonomileri, yollarına nükleer ener
jisiz devam edebilirken, Türkiye’nin dışa bağımlı nükleer enerji santrallerine ‘yeşil ışık’ yakmasının mantıklı bir açıklaması yok. “Acaba” diyoruz ve “AKP hükümeti 50 milyar doları bulan bu iki nükleer santral ihalesiyle yine ayakkabı kutularını doldurma peşinde mi” diye soruyoruz. Niyetleri buysa bilsinler ki, birileri ceplerini dolduracak diye ülkemizin radyasyona boğulmasına izin vermeyeceğiz. Ayakkabı kutularınızı doldurmanız için Mersin ve Sinop’u feda etmeyeceğiz.
MERSİN ÇERNOBİL; SINOP FUKUŞİMA OLMAYACAK!
Nükleer Karşıtı Platform Türkiye’yi nükleer beladan kurtarmak için sonuna kadar mücadele edecek.
İstanbul Nükleer Karşıtı Platform