NÜKLEER TEHLİKEYE KARŞI 13 EKİM’DE MERSİN’DE BULUŞUYORUZ!
Dünyamız üzerinde yaşayan tüm canlılarla birlikte tarihte görülmemiş bir yıkımla karşı karşıya.
Sermaye birikimi için her şeyi ticarileştiren emperyalist barbarlık, doğaya ve insanlığa sadece daha fazla yıkım, felaket ve çürüme vaat ediyor.
Hiroşima, Nagazaki, Çernobil, Fukuşima başta olmak üzere, felaketlerin bedelini geride yüz binlere hayat, milyonlarca engelli, doğada onarılmaz tahribatlar ile bizler ödedik. Ödemeye devam ediyoruz.
Buna rağmen akla, bilime, insanlığa aykırı Nükleer Çılgınlık gittikçe büyüyor!
Bizler Nükleer Karşıtı Platform olarak, bu çılgınlığa dur demek için 13 Ekim’de Mersin’de buluşuyoruz!
Nükleer Karşıtı Platform’un; yerel örgütleri, meslek odaları, sendikalar gibi emek ve demokrasi güçleri, bilim insanları, çevre örgütleri ve sürece duyarlı kamuoyu ile “Nükleer Tehlikeye Karşı Mersin Buluşması” adı altında bir etkinlik düzenleyeceğiz.
Bilindiği üzere Nükleer Santrallar, gündemimize enerji politikalarındaki piyasalaşma ile hızla girdi. Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişiklikle, elektrik dağıtımı özelleştirilirken, yanı sıra “elektrik enerjisi üretiminde kaynak çeşitliliği” bahanesi ile nükleer santralların yapımı hızla ilerlemektedir. Birçok gelişmiş ülkede kapatılma kararı alınan, üretimdeki payı giderek azalan nükleer santralların, ülkemizde faaliyete geçirilme çabası anlaşılır değildir. Santralların, bu gün halka ve ülkeye ne getirip ne götüreceği, eskisinden daha yakıcı bir sorun olarak artık gündemimizdedir.
Enerji sorunu şu anda dünyadaki emperyalist kapışmanın başlıca gündemi durumundadır. Elektrik enerjisi alanında da giderek daha fazla serbestleştirme politikaları hayata geçirilmektedir. Bunun sonucu ise, tekelleşme, ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının uluslararası tekellerin tam hakimiyeti altına girmesi, daha fazla yoksullaşma ve bağımlılık olacaktır.
Uluslararası nükleer enerji şirketlerinin eskimiş ve rağbet görmeyen teknolojisini Türkiye’ye getirerek halkın parasını tekellere aktarmanın Gerekçesi ise, “büyüyen” Türkiye’nin gelecekte oluşacak enerji açığını kapatabilmek olarak gösterilmektedir.
Peki nükleer santral kurulması gerçekten de Türkiye için elzem mi? “Elektrik enerjisi üretiminin nükleer santrallar ile çeşitlendirilmesi” ne gerçekten ihtiyaç var mı? Yoksa bu proje yine uluslararası tekellerin kârı uğruna mı gündeme getiriliyor? Soruları önemli yanıtları barındırmaktadır.
Dünyada, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere nükleerden hızlı bir kaçış vardır. 2020’de, nükleer enerjinin dünyada elektrik üretimindeki % 16’lık payının % 8’lere düşeceği tahmin edilmektedir.
Nükleer santralların insanlık ve çevre için güvenli olmadığı ve bu yüzden çok fazla önlem alınması gerektiği, bunun da maliyeti büyük miktarda artırdığı ve riskleri ve atık sorunu göz ardı edilse dahi, pahalı tesisler olduğu; diğer taraftan, ömrünü tamamlayan santralın sökümünün de maliyetler getirdiği bilinmektedir. Ayrıca, nükleer santralların fizibilitesinde söküm sorunu, atık ve toplumsal maliyetleri hesaplanmamaktadır.
Bununla birlikte, iktidarın, uluslararası tekellerin isteği ve ülkedeki yerli işbirlikçi nükleerci lobilerin desteği ile hazırlanan elektrik enerjisi senaryolarını ve buradan nükleer santral kurulması ihtiyacını ispatlama çabalarını tutarsız bulan, ancak silahlanma ve şovenizmden kaynaklı taleplerinden dolayı nükleer santral kurulmasını savunan çevrelerin de tutarsız davrandıkları açıktır. Bu kesimlerin, nükleer silahlanmanın bir parçası olmanın, “ABD’nin Truva atı” olma misyonunu bir adım ileri götürmektedirler.
Ancak nükleer santral yapımına karşı olmak ve onun kurulmasını engelleme mücadelesi yürütmek, nükleer teknolojiye karşı olmak anlamında değildir. Bizce önemli olan teknolojinin kimin yararına nasıl kullanıldığıdır? Bugün, bilindiği gibi, sağlık alanında, insan hayatı için çok önemli olan kanser tedavisinde vb. nükleer teknoloji kullanılmaktadır. Bizce doğru olan, halkın yararına kullanım alanları olan bir teknoloji olarak, nükleer teknolojiyi reddetmek değil, bunun halka çevrilmiş bir silah olmasına karşı çıkmaktır
Yukarıda belirttiğimiz gerekçelerle yürütülen mücadelede nükleer karşıtı platformun da temel muradıdır. Çeşitli etkinlikler, aydınlatma faaliyetleri ve geniş bir kamuoyu bilinci geliştirilerek bu saldırıya, kararlı ve sürekli bir mücadele ile karşı durulabilir.
Bu mücadelenin bir parçası olarak, Nükleer Tehlikeye Karşı 13 Ekim’de Mersin’de hayata geçireceğimiz buluşmada sizleri de aramızda görmekten onur duyacağız.
NÜKLEER KARŞITI PLATFORM
2 EKİM 2019