NKP’DEN FUKUŞİMA’NIN YILDÖNÜMÜNDE ENERJİ BAKANLIĞI ÖNÜNDE EYLEM
Sekretaryasında EMO Ankara Şubesi`nin de yer aldığı Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Ankara Bileşenleri, Japonya’da Fukuşima nükleer santral kazasının yıldönümünde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı önünde 11 Mart 2013 Pazartesi günü saat eylem düzenledi Öğle saatlerinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı önünde bir araya gelen nükleer santral karşıtları eylem boyunca “Nükleere santral istemiyoruz, nükleere inat yaşasın hayat, temiz enerji temiz gelecek” sloganları attılar.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı girişinde toplanan nükleer santral karşıtları adına basın açıklamasını EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Akgün Yalçın okudu. Ebru Akgün Yalçın`ın okuduğu basın açıklaması metni haberin devamında yer almaktadır;
FUKUŞİMA‘LARA HAYIR!
11 Mart 2011 tarihinde yaşanan deprem sonrası Fukuşima Daiçi Nükleer Enerji Santrali`nde ortaya çıkan soğutma problemi nedeniyle hem Japonya hem de dünya büyük bir tehlike yaşadı. Fukuşima nükleer santralinin 4 reaktöründen üçünde çekirdek erimesi meydana geldi. Kazanın ardından santralin çevresi girilemez bölge olarak ilan edilirken denizdeki radyasyonun seviyesi normalin kat be kat üstünde ölçüldü. Yaşanan bu felaket sonucu 200 bin kişi evlerini boşaltmak zorunda kaldı. Geçmiş yıllardaki depremlerden sonra nükleer santrallerde çıkan sorunları gizlemesine karşın güvenli santral örneği olarak gösterilen Japon nükleer teknolojisi, 11 Mart 2011‘de mızrağı çuvala sığdıramadı. İnsan eliyle yaratılan felaketler listesinde yer alan Nükleer felaketler Three Mile Island, Çernobil ve diğer irili ufaklı kazalar gibi Fukuşima‘da da yaşananlar kader değil, kaza değil cinayetti. Nükleer santraller var oldukça kaza görünümlü cinayetler yaşanmaya devam edecek, nükleer silahlar var oldukça insanlık barut fıçısı üzerinde durmaya devam edecektir.
Nükleer karşıtları, yani bir başka deyişle yaşam savunucularının yıllardır söylediklerinin gerçekleşmesi tesadüf değil aklın ve bilimin süzgecinden geçen düşüncelerin mantıklı bir analizidir. Gerçekte; gözünü kâr hırsı bürümüş nükleer lobilerinin, karanlık ilişkiler ve nemalanma beklentisi içinde olan siyasetçilerin dedikleri gibi risksiz bir nükleer tesis yoktur. Ya da bu tesislerdeki riskler, kesinlikle ve kesinlikle tüp gaz patlaması ile kıyaslanabilecek riskler değildir. Dünya bütün nükleer kazalarda şunu görmüştür ki; bu santrallerde oluşabilecek kazalar çok geniş bir coğrafyaya hızla yayılabilmekte, bu yayılmaya karşı önlem almak mümkün olmamakta, işletme ve kurulum giderlerinden çok daha büyük maliyetlerle bertaraf çalışmaları yapılmakta, bertaraf çalışmalarında çalışanlar kısa bir süre içinde hayatını kaybetmekte, geniş bir bölge onlarca yıl tarım yapılamaz ve yaşanamaz hale gelmektedir.
NÜKLEER OLMASIN, HAYAT DURMASIN!
Çernobil‘den sonra Fukuşima‘da bunlar yinelenmiş, hidrojen patlamaları da dahil ciddi problemler yaşanmış ve kısa bir süre içinde 20 km çapında bir bölge boşaltılmış, yaklaşık 200.000 kişi yaşadıkları bölgeden tahliye edilmiş, deniz ürünleri de aynı şekilde radyoaktif kirlilikten etkilenmişti. Radyasyon hızla geniş bir bölgeye yayılmıştı. Bu mudur tüp gaz riski ile kıyaslanan risk? İstatistiklere 7. seviye nükleer kaza, 2 ölü 37 yaralı olarak geçen bilgilere güvenmemizi bekliyorlar, bizler bu yalanlara inanmıyoruz.
Fukuşima, nükleer rönesans masallarını yerle bir etmiş aynı zamanda da nükleer santral tartışmalarındaki nesil ve minimum risk söyleminin ne kadar gerçek dışı olduğunu göstermiştir. Yaşanan nükleer kazalar, yapılan nükleer ihaleler, egemenlerin kendi hukuklarını bile hiçe sayarak yapılan anlaşmalar, nükleer santral kazalarından sonra tüm dünyanın yaşadığı tedirginlik, kaza sonrası maliyetler bize göstermektedir ki;
• Nükleer santraller çok risklidir
• Nükleer enerji en pahalı enerjidir
• Nükleer atık sorunu ciddi bir tehlikedir ve bu tehdit yüzyıllarca geçerlidir
• Nükleer rezervler sonsuz değil sınırlıdır
• Nükleer tesislerin yalnızca kurulumu değil bertaraf edilmesi de yüksek maliyetlidir
• Nükleer teknoloji ve yakıt çubuğu zenginleştirilmesi dışa bağımlıdır.
TEMİZ ÇEVRE, TEMİZ ENERJİ, TEMİZ GELECEK!
Dünyadaki mevcut nükleer santraller hızla yaşlanırken, bu santrallerin dünyaya yaydığı tehdit daha büyük bir hızla artmaktadır. Eski santrallerin bir kısmı hizmet dışıdır ve her biri bir nükleer çöptür. Dünyadaki santrallerden çıkan nükleer atıkların doğadan tam anlamıyla izole edilmesi mümkün değildir ve İzmir Gaziemir‘deki menşei belirsiz, içeriği malum atıklar gibi geri bıraktırılmış ülkelerde saklanmaktadır. Nükleer santrallerin uzağımızda olması bizi tehlikeden korumamaktadır.
Türkiye ölçeğinde bir büyüklükte nerede nükleer santral kurulursa kurulsun bütün ülke risk altındadır. Çernobil örneğinde olduğu gibi bazen binlerce kilometre öteden bile radyasyon alma riski vardır. Bu bağlamda, sadece kendi ülkemiz sınırlarında değil, uzak ve yakın dünyanın her yerindeki nükleer santrallere karşı çıkılması elzemdir. Bu noktada, dünyadaki bütün nükleer karşıtlarının da mücadelelerini ortaklaştırmaları zorunluluktur.
AKKUYU FUKUŞİMA OLMAYACAK!
Biz nükleer karşıtları ve yaşam savunucuları olarak, Japonya`da yaşanan kazanın ikinci yılında bir kez daha sorumluları göreve çağırıyor, hangi ilde yaşarsa yaşasın bütün halkımızı tehlikeye karşı uyarıyoruz. Nükleer kazalara karşı pişmanlık çare değildir. Nükleer santraller biz zorunluluk değil tercihtir. Bizim tercihimiz nükleerle ölmekten değil, nükleersiz yaşamaktan yanadır.
Enerji; ekolojik, ekonomik, yerel, temiz olmalı ve siyasetin her türlü şaibesinden uzak tutulmalıdır. Pahalı, çok yüksek riskli, dışa bağımlı, kirli, çevre düşmanı bir yöntem olan nükleer enerjiden elektrik üretimi çözüm veya zorunluluk değildir. Çözüm öncelikle enerjinin etkin verimli kullanımı, daha sonra dışa bağımlı olmayan, yerel, çevreci ve ekonomik kaynaklarımızdan yararlanılmasıdır. Nükleer santraller için harcanması plânlanan bütçe ile hem enerji sistemimiz revize edilebilir hem de yenilenebilir kaynaklar konusunda araştırma geliştirme çalışmaları yapılarak çevreci, ucuz, bağımlı olmayan teknolojiler geliştirilebilir.
Yaşanabilir temiz bir dünya isteyen herkesi radyasyon kapımızı çalmadan, nükleer santrallere karşı sesini yükseltmeye çağırıyoruz.
NÜKLEERE İNAT, YAŞASIN HAYAT!
AKKUYU FUKUŞİMA OLMAYACAK!
TEMİZ ÇEVRE, TEMİZ ENERJİ, TEMİZ GELECEK!
NÜKLEER KARŞITI PLATFORM ANKARA BİLEŞENLERİ