DEPREM HARİTASINA NÜKLEERİN KİRİ BULAŞTI

NÜKLEER KARŞITI PLATFORM BASIN AÇIKLAMASI

Deprem Haritasına Nükleerin Kiri Bulaştı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü‘nde yaptığı Türkiye‘nin Yeni Deprem Haritası‘na ilişkin açıklamasında, dil sürçmesi olarak açıklanamayacak biçimde halkı kandırmaya dönük olarak bilimsel gerçekleri saptırmıştır. Sayın Bakan‘ın , “Akkuyu‘da kurulacak nükleer santral herhangi bir fay hattı üzerinde bulunmuyor” ifadesi güncellenmiş diri fay haritasına bakarak, kurulacak santralin mevcut tanımlanmış faylardan kaynaklı olası depremlerden etkilenmeyeceği anlamına gelmemektedir. Kaldı ki Bakanın bu açıklamasını yaptığı sırada sunduğu yeni hazırlanan Türkiye Deprem Haritası‘nda da 5.5 ve üzerinde deprem üretme kapasitesine sahip diri fay hattının bulunduğu 31 il ve ilçe arasında Mersin ile Silifke sayılıyordu.

Öncelikle, Akkuyu‘da kurulacak olan nükleer santral için 35 yıl önce 1976 yılında bir yer lisansı alınmıştı. Bu kapsamında yapılmış yerbilimsel veri ve değerlendirmeleri, bugünkü veri ve bilgiler ışığında geçerli görmek; güncellenmeyen yer lisansını kabul etmek mümkün değildir. Bu gerçekler karşısında nükleer santral konusunda deprem temelli oluşan tepkiyi kırmak için yapılan bu açıklama gerçekleri yansıtmıyor.

Geçmişte yapılmış, santralin kurulacağı yerin yakınından geçen Ecemiş Fayı‘nın sismik karakteri konusunda ciddi kaygılar yaratacak bilimsel araştırmalar bulunmaktadır. Ecemiş Fayı‘nın yaklaşık 300 km uzunluğunda olup, Akkuyu‘nun 20-25 km yakınından geçerek denizde devam ettiği, bu fayın yılda 3 mm sol yönlü doğrultu atımlı harekete sahip, aktif bir fay olduğu biliniyordu. Uzun dönemdir suskun olan bu fay hattında tehlikeli bir enerji birikiminin olduğuna bilim adamları işaret ediyorlardı. Birden bire Sayın Bakan‘ın bir cümle ile nükleer santralın diri fay hattında bulunmadığına yönelik açıklama yapması, en basit ifadeyle ciddiyetten uzak bir yaklaşımdır.

Jeoloji mühendisleri, Akkuyu yöresinin, çalışma mekanizması son Japonya Depremi‘ni yaratan tektonik sistemi ile aynı olan, Japonya‘daki kadar büyük olmasa da tarihsel dönemlerde yıkıcı büyüklükte sığ odaklı depremler ve tsunamiler üretmiş, Helenik-Kıbrıs yayının da etkisi altında olduğuna dikkat çekiyorlar. Bu dalma batma zonunda meydana gelecek bir depremin ve buna bağlı oluşacak tsunaminin, Güney Batı Anadolu‘nun yanı sıra Akkuyu Santralı‘nın bulunduğu bölgeyi de etkilemesi söz konusudur.

Diğer taraftan bölgenin, önemli bir deprem beklentisi olan Doğu Anadolu ve Ölüdeniz Fay Zonu‘ndan etkilenme olasılığı da bulunmaktadır. Hatay ve İskenderun‘da meydana gelmiş yıkıcı depremlerin varlığı da bilinmektedir.

Bu depremlerin tekrarlanma aralıklarının ve mesafenin uzun olması, meydana gelebilecek depremlerin ve tusunami etkisinin göz ardı edilmemesi gerektiğini bize öğretmiştir. Unutmamalıyız ki, zeminin jeolojik özellikleri nedeniyle Gölcük Depremi Avcılar‘ı ve son olarak da Japonya Depremi 373 km uzaklıktaki Tokyo‘yu ve diğer uzak bölgeleri de ciddi etkilemiştir.

Yeni Diri Fay Haritası da Ecemiş Fay Zonu‘nu daha net ve tanımlı olarak ortaya koyarken bu faya paralel ve bu fayın güneyinde genç fayların olduğunu göstermiştir. İskenderun Körfezi‘nin batı kenarınca uzanan Osmaniye Karataş Fayı da önceki çalışmalara nazaran açık olarak tanımlanmıştır. Öte yandan Diri Fay çalışmaları deniz alanlarını kapsayan bir çalışmayı içermediği için, yeni Diri Fay Haritası karada görülen fayların deniz alanlarına ilişkin bir devamlılığının olup olmadığını ortaya koymamakta ve deniz altında devam eden olası fayların da Akkuyu‘yu etkilemeyeceğini söyleyecek veriyi de sağlamamaktadır.

Akkuyu ÇED Başvuru dosyasındaki jeoloji verileri ve jeolojik tehlike ve risklere yönelik hiç bir doyurucu çalışma veya çalışma öngörüsü yer almadığı gibi, çalışma alanının yakınında aktif fayların bulunmadığı gibi yanıltıcı ifadelere de yer verilmektedir. Sayın Bakan Rus şirketin ÇED başvurusuna, Yeni Fay Haritası açıklaması ile altyapı mı sağlamaya çalışmaktadır?

Bugüne kadar hükümetin nükleer santral ve kazaları konusunda yaptığı açıklamalar bırakın halkımıza güven vermeyi, her geçen gün endişelerimizi daha da artırmaktadır. Hafife alarak can güvenliğinin sağlanamayacağı açıktır. “Tüpgaz” cehaletini ve ısrarını sürdürmenin anlamı yoktur. Nükleer santral kurma girişimlerine derhal son verilmelidir.

Nükleer Karşıtı Platform Sekretaryası
Elektrik Mühendisleri Odası
21.06.2012

 

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*

Scroll To Top