NKP BU KEZ İSTANBUL`DAN UYARDI: NÜKLEERİ SAVUNAN PARTİLERE OY YOK!
Nükleer Karşıtı Platform’un Çernobil Faciası’nın 25. yıldönümünde İstanbul Kadıköy’de düzenlediği miting, binlerce kişiyi bir araya getirdi. Miting boyunca, AKP Hükümeti’nin nükleer santral kurma ısrarı protesto edildi. EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, “Geçmişten devraldıkları akıl hocalarının Çernobil üzerine yaptığı açıklamalara rahmet okuturcasına, cahil cesareti ile ısrarlarını sürdürmeye devam ediyorlar” dedi. Göltaş, genel seçimlerde, nükleeri savunan partilere oy verilmemesi çağrısında bulundu.
Sekretaryasını Elektrik Mühendisleri Odası‘nın (EMO) yürüttüğü Nükleer Karşıtı Platform (NKP), İstanbul Kadıköy‘de Çernobil Felaketi‘nin yıldönümünde, 24 Nisan 2011 tarihinde başta Sinop ve Mersin olmak üzere ülkenin dört bir yanından gelen binlerce insanın katıldığı bir miting düzenledi. Sabah saatlerinden itibaren Tepe Natiulus önünde toplanmaya başlayan nükleer enerji karşıtları, Kadıköy Meydanı‘na yürüdüler.
Leman Bisiklet Grubu ve Nükleere Karşı Ritm Grubu‘nun başında yer aldığı kortejde, NKP pankartı arkasında Ankara, Antalya, Bursa, Denizli, Kocaeli, İzmir, Mersin, Muğla, Samsun, Sinop‘tan katılımcıların yer aldığı NKP‘nin yerel örgütleri pankart açtı. TMMOB pankartı arkasında ise TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, EMO ve Jeoloji Mühendisleri Odası‘nın pankartları sıralandı. Tüketiciyi Koruma Derneği, Tüketici Hakları Derneği, Gümüşdamla Köyü Koruma Gönüllüleri, TEMA Vakfı, Ekoloji Kolektifi, Greenpeace, Laz Kültür Derneği, Fındıklı Derlerini Koruma Platformu, Loç Vadisi Koruma Platformu, Darıca Kültür Derneği da pankartları ile yürüyüş kortejinde yer aldı. KESK İstanbul Şubeler Platformu, Kültür-Sanat-Sen, ESM İstanbul Şubeleri, Birleşik Metal İş, Yol-İş, DİSK Bank-Sen, İstanbul Tabip Odası, İstanbul Eczacılar Odası da pankart açarak, yürüyüş kortejinde yer aldılar. Halkevleri, CHP Küçükçekmece İlçe Gençlik Örgütü, EMEP, ÖDP, TKP, Yeşiller Partisi‘nin pankartları ile yer aldığı korteje Beşiktaş Futbol Takımı‘nın taraftar gurubu Çarşı da renk kattı. “Tüpçü Başbakan istemiyoruz”, “AKP nükleer inadından vazgeç”, “Dün Çernobil, bugün Japonya, yarın Akkuyu olmasın”, “Nükleer öldürür AKP süründürür” sloganları ile Kadıköy Meydanı‘na kadar yürüyen kortej renkli görüntüler oluşturdu.
Kadıköy Meydanı‘na ulaşan nükleer enerji karşıtlarına, ilk olarak EMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Karaçay seslendi. Karaçay, ülkenin dört bir yanından mitinge katılan tüm örgütlere ve kişilere teşekkür etti. Kadıköy Meydanı‘nda buluşan nükleer enerji karşıtlarının birlikte mücadele etmekte kararlı olduğunun altını çizen Karaçay, bu birlikteliğin ülkemize nükleer santral kurulması girişimlerini durduracağına inandığını vurguladı.
“Hemen Vazgeçin”
Karaçay‘ın ardından kürsüye gelen EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, Çernobil Felaketi‘nin 25. yıldönümü olduğunu hatırlatarak, “Dün Çernobil‘de, bugün Fukuşima‘da yaşanan felaketleri, yarın Akkuyu‘da, Sinop‘ta görmek istemiyoruz” diye konuştu. Japonya‘da yaşanan nükleer santral faciasının ardından tüm ülkelerin nükleer programlarını gözden geçirdiğine dikkat çeken Göltaş, “Birçok ülke nükleer programını iptal ederken; AKP Hükümeti, yanlışında ısrar ediyor. Nükleer lobileri ve içeride güç aldığı yandaş şirketleri palazlandırmak adına Mersin‘de ve Sinop‘ta santral kurma inadını sürdürüyor” diye konuştu. AKP Hükümeti‘ne seslenen Göltaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Japonya‘da yaşanan Nükleer Santral Faciası karşısında tarih önünde büyük bir sınav ile karşı karşıyasınız. Artık mızrak çuvala girmiyor. Artık kral çıplak. Artık hiçbir şey 11 Mart Depremi‘nden önceki gerekçeler ile açıklanamaz. Artık nükleer lobiler ne söylerse söylesin insanlığın önünde aklanamaz.
Bugünümüze ve gelecek kuşaklara kara bir miras bırakmamak için önünüzde tek bir seçenek var: Hemen bu sevdadan vazgeçin. Akkuyu ve Sinop için yaptığınız tüm anlaşmaları ve yürüttüğünüz ikili görüşmeleri iptal edin. Ülkemizi yönetme sorumluluğunda olanlara sesleniyorum. Gözlerimizin önünde yaşanan insanlık trajedisi karşısında hiçbir şey olmamışcasına hareket edemezsiniz. Nükleer santraldan yayılan radyasyonu evdeki tüp gazla, televizyonla, bilgisayarla karşılaştıramazsınız. Buradan görmeyen gözlere, duymayan kulaklara, anlamamakta ısrarcı olanlara bir kez daha neler olduğunu en basit haliyle anımsatıyoruz. AKP Hükümeti‘ni bilim insanlarının, meslek odalarının, sendikaların, çevre ve ekoloji kurumlarının uyarılarına kulak vermeye çağırıyoruz.”
Fukuşima, Çernobil‘e Eşdeğer
Fukuşima Santralı‘nda yaşananların gizlenmeye ve önemsizmiş gibi gösterilmeye çalışıldığına dikkat çeken Göltaş, Japonya‘daki gelişmeleri şöyle anlattı:
“Fukuşima Nükleer Santralı‘nda soğutma görevi gören su pompalarını besleyen jeneratörler önce devre dışı kaldı. Santralin çekirdeğinde yer alan yakıt çubukları soğutulamadı. Daha sonraki günlerde giderek büyüyen radyasyon sızıntısı havaya, suya ve toprağa karıştı. Sonuç olarak Fukuşima Nükleer Santral kazasının seviyesi 5‘den 7‘ye çıkarıldı. Fukuşima, dünyadaki nükleer santral kazaları içerisinde Çernobil ile eşdeğer bir kaza olarak tarihe geçti. Şimdi sonuçları uzun yıllara yayılacak yeni bir trajedinin başındayız. İnsanların ve doğanın bu olaydan ne oranda etkilendiği ile ilgili istatistikler henüz yapılmadı. Kapitalizmin tüketim çılgınlığını karşılamak üzere bilim ve teknolojiyi zenginlerin dünyasına alet edenler, daha henüz kaza ile ilgili tırnak içinde ‘bilimsel‘ gerekçelerini üretemedi.”
Cahil Cesareti ile Israr
AKP Hükümeti‘nin enerji bakanlarının “Nükleer santral namus meselemiz oldu”, “Para yazı da tura da gelse, hatta dik de dursa nükleer santral yapacağız”, “Bekarlık nükleerden daha fazla yaşam riski oluşturuyor” şeklindeki demeçleri ile adeta yurttaşlarla dalga geçtiğini ifade eden Göltaş, “Geçmişten devraldıkları akıl hocalarının Çernobil üzerine yaptığı açıklamalara rahmet okuturcasına, cahil cesareti ile ısrarlarını sürdürmeye devam ediyorlar” dedi.
Nükleer santral gerekçesi olarak sunulan artan enerji ihtiyacı ve “Karanlıkta kalacağız” söylemlerin tam bir aldatmaca olduğunu ifade eden Göltaş, şöyle devam etti:
“Türkiye nükleer santrallar kurulmadığı için değil, son 40 yıla damgasını vuran sağ liberal işbirlikçi siyasetçilerin yarattığı kaos ile bir krizin eşiğine getirilmiştir. Enerji üretiminde her zaman doğru seçenekler vardır. Bütün mesele yenilenebilir enerji kaynaklarımızı öne çıkaran doğru bir planlama ve kamusal anlayışın yaratılması, mevcut kaynaklarımızın çevreye uyumlu bir şekilde değerlendirilmesidir. Enerji alanında yaşanan özelleştirmeler ile Türkiye enerji yönetim erkini ulusal ve uluslararası sermayenin çıkarlarına teslim etmiştir. Şimdi nükleer santral değil, enerji kaynaklarımızı kamu yararına devreye sokmak, enerji verimliliğini gerçek anlamda hayata geçirmek, enerjide toplumsal adaleti ve hukuku yaratmak zamanıdır.”
“Rus Ruleti Gibi…”
Göltaş, konuşmasında EMO‘nun nükleer santral kurulmasına karşı çıkışının temel gerekçelerini şöyle özetledi:
“-Nükleer santrallar, kirli, pahalı, atık sorunu çözülememiş, riskli bir enerji kaynağıdır.
-Ülkemizin yerli ve yenilenebilir kaynakları potansiyeli değerlendirilmeyi beklemektedir.
-Rusya ülkemizin doğalgaz ve petrol açısından dış bağımlılığında büyük paya sahip bir ülke konumundadır. Akkuyu‘ya kurdurulacak nükleer santral ile bu bağımlılık katlanacaktır. Çünkü yapılan anlaşma, petrol ve doğalgaz yanında Rusya‘dan elektrik de satın alacağız anlamına gelmektedir.
-Türkiye‘nin nükleer teknoloji ve nükleer santral sahibi olacağı iddiaları tamamen kandırmacadır. Yapılan anlaşma ile Türkiye değil, Rusya Türkiye‘de nükleer santral sahibi olacaktır.
-Nükleer santrallardan ucuz elektrik sağlanamamaktır. Nitekim ülkemiz için önerilen fiyat da diğer kaynaklardan elektrik üretim maliyetini katlamaktadır. TETAŞ üzerinden verilen alım garantisi ile 51 milyar dolarlık kaynağın Rusya‘ya aktarılması söz konusudur.
-Rusya ile iç hukuk sistemi yok sayılarak devletlerarası anlaşma yapılmıştır. İhalesiz bir sürecin işletildiği, başka pazarlıkların döndüğü şaibeli bir anlaşma önümüzde durmaktadır. Nitekim General Electric Başkan Yardımcısı John Rice, 22 Mart 2011 tarihinde basına yansıyan demecinde, Akkuyu‘ya kurulacak nükleer santral ile ilgilenmediklerini, çünkü bu konunun Türkiye tarafından devletlerarası ilişkiler düzeyinde yürütüldüğünü belirtmiştir. Rusya‘nın kurduğu şirkete yüzde 49‘a kadar ortak alma hakkı bulunmaktadır. Bu ortağın kim olacağı da bugüne kadar açıklanmamıştır.
-Rus şirkete 35 yıllık yer lisansı üzerinden inşaat lisansı verilmeye çalışılmaktadır. Oysa Fukuşima‘da yaşanan deprem, Akkuyu‘nun da deprem bölgesinde olduğu dikkate alındığında 35 yıllık yer lisansıyla nükleer santral kurulamayacağını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Kaldı ki şirketin teknolojisinin de deprem riski açısından incelenmesi zaruridir. Bu haliyle Türkiye, nükleer santral macerasında doğayla Rus ruletine soyunmuştur.”
Nükleercilere Oy Yok
Akkuyu‘ya nükleer santral kurulması hazırlıklarının yapıldığı bir dönemde, 12 Haziran 2011 tarihinde genel seçimlerin yapılacağını hatırlatan Göltaş, “12 Haziran‘da nükleeri savunan partilere oy vermeyeceğiz. Banka hesaplarını ve ticari karlarını insan hayatından önde tutanlara, havamızı, suyumuzu kirletenlere, enerji kaynaklarımızı yağmalayanlara, tüp gazla nükleer santrali ayıramayanlara geleceğimizi teslim etmeyeceğiz” diye konuştu.
“Para Babalarını Dinlemeyin”
Göltaş‘ın ardından konuşan KESK Genel Başkanı Döndü Taka Çınar ise kanal tipi hidroelektrik santrallarının (HES) yarattığı doğa tahribatına ve nükleer santrallara karşı yürütülen mücadeleye dikkat çekerek Çınar, “Bir avuç para babası için derelerin, ormanların satışa çıkaran AKP‘nin karanlığına karşı buradayız” dedi. Çernobil Faciası‘nın sonuçlarının halen yaşamı etkilediğine dikkat çeken Çınar, “Şimdi Fukuşima‘da yaşananlardan ders almayanlar var. Eğer hayattan ders alamayacaklar ise nereden alacaklar? Bir avuç para babasının dinleyeceklerine bu meydanları dolduran binlerce kişiye kulak vermeliler” diye konuştu. İnsana ve doğaya düşman enerji politikalarından bir an önce vazgeçilmesini isteyen Çınar, ortak mücadeleyi büyütme çağrısı ile sözlerini tamamladı.
Yargı Kararına Rağmen Putin‘le Anlaştılar
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ise miting katılımcılarını Türkiye‘nin aydınlık yüzleri olarak nitelendirerek, ne Akkuyu‘da ne Sinop‘ta nükleer santral istemeyenlerin çocuklarının geleceğine sahip çıkma çabası içinde olduğunu vurguladı. AKP Hükümeti‘nin nükleer santral konusundaki ısrarına dikkat çeken Soğancı, şöyle devam etti:
“Emperyalist enerji politikalarının taşeronu olan AKP, bu ülkeye bu zulmü yapmaya niyetlenmiş. Japonya Başbakanı, Fukuşima dolayısıyla tüm dünya halklarından özür diledi. Peki biz nükleer ile tüp gazı ayırt edemeyen bir Başbakan‘a müstahak mıyız?”
Akkuyu‘ya nükleer santral kurulması için yapılan ihalenin, konuya ilişkin yönetmeliğe TMMOB tarafından açılan dava sonunda iptal edildiğini hatırlatan Soğancı, “Daha mahkeme kararının mürekkebi kurumadan gidip, Putin‘le devletlerarası anlaşma yaptılar. Biz bunlara müstahak mıyız?” diye konuştu.
Doğanın tahrip edilmesine tepki gösterenlerin, nükleere enerjiye karşı duranların, Kürtlerin ve Alevilerin seslerinin, TEKEL işçilerinin izinden giden işçi sınıfı ile ortaklaştırılmasının önemine işaret eden Soğancı, 1 Mayıs etkinliklerine de katılım çağırısı yaptı.
“Önce İş Cinayetlerini Çözün”
DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün ise milyonları ilgilendiren merkezi sınavların bile doğru-dürüst yapılamadığı bir ülkede yaşadığımıza dikkat çekerek, “Kasımpaşalı edası ile ‘Nükleer santral yapacağız‘ diyorlar. Buradan onlara sesleniyoruz, siz önce doğru-dürüst sınav yapmasını öğrenin. Siz önce sele, heyelana, depreme karşı önlem alın. Maden kazalarında dünya üçüncüsü, Avrupa birincisiyiz. Nükleer santraldan önce iş cinayetlerine önlem almayı, öğrenin” diye konuştu. Nükleer santrallarda atık sorununun çözülemediğine ve dışa bağımlı teknoloji sorununa dikkat çeken Görgün, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Nükleer santralların güvenliği konusunu, Japonya‘daki durum gözler önüne seriyor. Bizim enerji üretiminde kullanabileceğimiz alternatif kaynaklarımız var. Nükleer santrallar çok pahalı. Bizim paramız ile nükleer santral kurmanıza izin vermeyeceğiz.”
Yalnızca Tekellerin Karı Büyüyor
Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Demirdizen ise sağlığın ticarete konu olması ve tüm yurttaşların ücretsiz, nitelikli sağlık hizmetine ulaşması için mücadele ettiklerine dikkat çekerek, “Sağlık emekçileri 2 günlük grev yaptı, duymadılar” diye konuştu. Sağlık emekçilerinin alanlarda olduğu günlerde AKP Hükümeti‘nden “istikrar bozulmaması” açıklamaları yapıldığını belirten Demirdizen, şöyle devam etti:
“Biz istikrarın ne anlama geldiğini iyi biliyoruz. İstikrar dedikleri; iş kazaların artması, sağlık hizmetlerinin tahrip edilmesi ve korkunun hüküm sürmesi anlamına geliyor. ‘Türkiye büyüyor‘ diyorlar. Büyüyen, yalnızca küresel sermayenin karı, enerji tekellerinin kasası, sağlık tröstlerinin cüzdanıdır. Bizler bu alanları dolduranlar ise ücretsiz eğitim ve nitelikli, güvenilir ve ücretsiz sağlık hizmeti sunulmasının yanında ‘herkesin sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkın vardır‘ ilkesini savunmaya devam edeceğiz.”
Konuşmaların tamamlanmasının ardından miting, müzik gruplarının sahne alması ile devam etti. Katılımcılar, mitingi; Marsis, Eylül Aşkın, Ritim Art, Teneke Trampet, Metin Kemal Kahraman, Suların Uğultusu ve Luxus‘un ezgileri ile dans edip, halay çekerek ve horon teperek, tamamladılar.