Basında NKP

KULİS TARAFI- 12.03.2014-TARAF

TARAF_20140312_6KULİS TARAFI/SİNOP PELİN CENGİZ Fukuşima karabasanı Sinop’ta dolaşıyor Duvara yansıyan projeksiyonda şu sözler asılı duruyor: “Biz nükleer santrali hiç istemedik fakat söz hakkını bilim insanlarına ve siyasetçilere bıraktığımızdan bütün bu sorunları yaşadık. Artık kendi kaderimizi kendimiz tayin etmek istiyoruz.” Bu sözler Japon gazeteci ve aktivist Toshiya Morita’ya ait. Babası Hiroşima’da atom bombasından zarar görmüş. Nükleer karşıtı mücadelenin içinde, savaştan nefret eden biri. Sinop’a nükleer santral kurulmaması için Japonya’da kamuoyu oluşturmak amacıyla Türkiye’ye gelerek İstanbul Politikalar Merkezi’nin düzenlediği panele katılan Morita, ıı Mart 2011’deki deprem ve tsunaminin etkisiyle yaşanan nükleer kazadan bu yana kontrolün sağlanamadığı Fukuşima’nın hâlâ ölüm saçtığını anlatıyor. Morita’nın en büyük isyanı, Şinzo Abe hükümetinin sürekli yalan söylemesine ve halktan gerçekleri gizlemesine yönelik: “Tehlike sürüyor ve bu saklanıyor. Böyle bir ülkede nasıl olimpiyat yapılabilir? Bundan utanıyorum. Yapmamız gereken tek şey, olayı bu haliyle dünyada duyurmak. Bu, dünyaya olan sorumluluğumuzdur.” Kazanın üzerinden üç yıl geçti, 160 bin insan göç etmek zorunda kaldı, devlet reddetse de, patlamayla birlikte radyasyona maruz kalarak ölenleri sayısı 1700. Milyonlarca ton radyoaktif su okyanusa karıştı, günde 400 ton su hâlâ okyanusa bırakılıyor, milyonlarca ton atık tahliye bekliyor. Santralin tamamen sökülmesi 40-50 yılı bulacak. Daha önce bunun maliyetinin 250 milyar dolar olacağı belirtilse de, tahminler maliyetin 900 milyar dolara çıktığı yönünde. Felaketten sonra hükümet, yeni bir depreme karşı nasıl müdahale edileceğine yönelik kaza senaryosu oluşturmuş, ancak hiç tatbikat yapılmamış. Esas kritik nokta, Japonya Fukuşima ile ilgili haberlere yasak getirmek için “devlet sırrı” kanun tasarısını yasalaştırma girişiminde. Tasarıya göre, bu tür bilgileri ifşa edenler 10 yıla kadar hapis cezası alacak. Kendi ülkesine ve halkına verdiği zararlara rağmen Japonya, nükleer endüstrinin sonuna gelinmediğini göstermek için çırpınışta. Gözüne kestirdiği Türkiye, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri’ne bu yıkıcı enerjiyi ihraç etmeye çalışıyor. Düşünün ki, kendi ülkesinde nükleer santrallere dair bilgileri devlet sırrı hâline getirmeye çalışan bir ülkeyle Türkiye, nükleer santral anlaşması yaptı. Geçen haftasonu NKP (Nükleer Karşıtı Platform) ile Sinop’a yaptığımız ziyarette, nükleer karşıtı hareketin Türkiye’de giderek daha örgütlü ve daha dayanışma içinde olduğunu görmekten memnun oldum. Gerze’de termik santrale karşı direnişiyle Türkiye çevre hareketinde önemli bir yer bulan kentten şimdi de nükleer karşıtlığı yükseliyor. Sinop NKP ile nükleer santral yapılmak istenen, birinci derecede sit alanı olan, her biri cennetten bir köşe misali Hamsaroz Koyu, İnceburun, Akliman, Sarıgöl mevkilerini gezdik. Farklı karakteristiklere sahip pek çok doğal özellik mevcut. Kentte bırakın nükleer santral yapmayı ne bir fabrika ne bir sanayi tesisi, ne de tüten tek bir baca var. Türkiye’de avlanan balığın yüzde 70’i Karadeniz’den, Karadeniz’de avlanan balığın yüzde 30’u Sinop’tan geliyor. İçinden geçtiğimiz şu dönemde ne siyaseten ne ahlaken ne de hukuken hiçbir meşruiyeti kalmayan hükümetin Japonya ile yaptığı anlaşma Japon Parlamentosu’nca onaylanmayı bekliyor. Anlaşmaya, nükleer silah yapımında kullanılan uranyum zenginleştirmesi ve nükleer yakıt üretimi yapılabileceğinin eklenmesi, Türkiye’de olduğu kadar Japonya’da da endişe nedeni. Üstelik, iki ülkenin de imza attığı uluslararası anlaşmalar nükleer silah yapımına imkân vermiyor. Nükleer santral kurulumu için Akkuyu’da Ruslarla Sinop’ta Japonlarla yapılan hükümetler arası anlaşmalar her haliyle halkın katılımı sürecinden ve şeffaflıktan uzak. Kabaran yolsuzluk dosyalarını, kirliliği, adaletsizliği düşündükçe, ülkenin siyasi ortamının nükleer santral gibi bir yatırıma uygun olmadığını görmek zor değil. Nükleere kökten karşı biri olarak, toplumsal muhalefetin dayanışarak, uluslararası desteği de arkasına alarak güçlenmesiyle bu tehlikeye engel olabileceği günleri göreceğimizi düşünmek istiyorum. [email protected]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir