Akkuyu Nükleer Santrali projesi, 1976 yılının sosyal, ekonomik ve teknik koşullarına göre verilen yer lisansı ile yapımına izin verilmişti.1976 yılının koşullarını görmezden gelen TAEK 6 Aralık 2013 tarihinde Akkuyu yer lisansını sözde güncel halini onaylamıştır.Bizler yeni onaylanan yer lisansının günümüz bilimsel koşullarına göre onaylanmadığını biliyoruz. Akkuyu Nükleer santrali için 1968 yılından beri yapılan yer seçim çalışmaları, Türkiye’de Nükleer santral yeri seçimi kararı için en önemli kriterin deprem riski olduğunu göstermiştir.Akdeniz Bölgesinin Akkuyu kesimi o tarihlerde teknik donanım yetersizliği nedeni yeterince bilimsel olarak incelenemediğinden deprem riski açısından Türkiye’deki en güvenli bölgelerden birisi diye ilan edilmişti.Fakat o tarihte deprem raporuna imza atan Prof.Dr.Ahmet Ercan bugün Akkuyu bölgesine Türkiyede depremden en fazla etkilenecek bölgeler arasında olduğu bilimsel gerçeklikle bugün Akkuyu nükleer santraline itiraz etmektedir.Yine 1976 yılında Akkuyu yer lisansını onaylayan Prof.Dr.Tolga Yarman bugün Akkuyuda yapımı planlanan nükleer santrale itiraz ederek Dünyada fukuşima nükleer santral felaketinden önce nükleer santral kazalarının riski daha az iken fukuşima nükleer santral felaketinden sonra nükleer santral kaza riski oranının çok yükseldiğini ve bu oranın % 1 e indiğini bilimsel olarak ıspat etmiştir.
1976 yılında Akkuyu Yer Lisansı Akdeniz kıyısının bu bölgesinde santral etrafındaki nüfus yoğunluğunun ve dağılımının seyrek bir yapıya sahip olması ve etrafının turizm, sanayi ve tarım gibi sektörler açısından nispeten geliştirmeye uygun olmaması, nedeniyle onaylanmıştı.Fakat bugün Akkuyuya yakın bölgelerde insan nüfusu çok kalabalıklaşmış,tarım çok gelişmiş özelikle Silifke, Aydıncık,Bozyazı ve Anamur da sera tarımı ihracatı Akdeniz tarım ihracatında çok önemli bir yer almaktadır.Özellikle bu bölgede balıkçılık insanların en önemli geçim kaynağı olmuştur. Turizm açısından da bölgede.Silifke-Kargıcık ,Silifke-Taşucu-Boğsak,Silifke-Narlıkuyu-Akyar,Silifke-Ovacık ,Gülnar-Ortaburun,Anamur-Melleç Turizm Merkezlerinin yanında Akkuyu bölgesine yakın olan Antalya da turizm önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Akkuyu nükleer santrali kurulumu için 1976 yılında atmosferik koşullar uygun bulunmuştu.Fakat bugün başta kentimiz ve ülkemizin bir çok bölgesi kurak bir kuşağa girmiştir.Akkuyu nükleer santrali bölgemizin atmosferik yapısını altüst edecek ve yayacağı kimyasallar ekosistemi bozarak açığa çıkacak su buharı kuraklığı daha da artıracaktır. 1976 den günümüze kadar değişmeyen nükleer santral yapımı gerekçeleri olan, -“Elektrik enerjisi tüketimi hızla artmaktadır, … yılına kadar eğer nükleer santrali yapmazsak enerji açığı oluşacaktır.” -“ülkemizde arz güvenliğinin sağlanması, artan elektrik talebinin karşılanması,ithal enerji kaynaklarına bağımlılığın ve cari açığın azaltılması” -Akkuyu NS’in yapılmasında üçüncü gerekçe olarak Akkuyu NS’in kurulması Türkiye’deki enerji üretimi nedeni ile oluşan karbon salımlarının artışının yavaşlamasına neden olacağı hususu gibi kullanılan tüm argümanlar bilim dışıdır. Ayrıca Akkuyu Yer lisansının yeniden onaylanabilmesi için Akkuyu nükleer santralinden en fazla etkilenecek olan Mersin-Adana ve Antalya halkının,ve bu bölgelerde bulunan Meslek odalarının olumlu görüşlerinin alınması gerekliliği bulunmaktadır.Yapılan anket çalışmalarında Mersin,Adana ve Antalya halkının Nükleer Santrallere karşı olduğu bilinmektedir.Akkuyunun nükleer çöplük olmasını engellemek,kamu sağlığımızı ve kamu kaynaklarımızı korumak için bugün açacağımız davada1976 yılında onaylanan yer lisansının güncellenmesini ve iptalini sunduğumuz bilimsel gerekçelerle talep edeceğiz.Dün hukuksuz olarak Akkuyu sahasında başlayan inşaatın durdurulmasını hep birlikte nasıl başardıysak bugünde Yer lisansının iptal edilmesini hep birlikte başararak Akkuyu Nükleer Santralinin kurulumunu engelleyeceğiz.