DEĞERLİ BASIN EMEKÇİLERİ; SEVGİLİ SİNOP’LULAR,
Sinop Nükleer Karşıtı Platform (NKP) 6 Ekim 2021 tarihinde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
11 Eylül 2020 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı(ÇŞB) “Sinop İli Merkez İlçe Abalı Köyü İnceburun Mevkii EUAŞ İnternational ICC Merkezi Jersey Adaları Merkez Şubesi” tarafından yapılması planlanan Sinop Nükleer Güç Santrali için ÇED Olumlu kararı vermişti. Bu karar verildikten hemen sonra 2 Ekim 2020 tarihinde 60 kişi ve 14 tüzel kişilikle ( Dernekler, Sendikalar ve Odalar) birlikte Samsun İdare Mahkemesine ÇED iptal davasını açmıştık. Samsun 3. İdare Mahkemesi 26 Kasım 2020 tarihli kararı ile belirlediği keşif bedeli olan 40.885,- TL yi en geç 7 (yedi) gün içinde yatırmamızı istemiş, bize haber ulaştığında da beş günümüz kalmıştı. 5(beş) gün gibi kısa sürede, istenen bedeli toparlayarak Mahkemenin belirlediği hesaba yatırdık. Ayrıca bizim dışımızda; TMMOB, TEMA ve DAÇEP’de Sinop Nükleer Güç Santrali için ÇED Olumlu kararına karşı kendi davalarını açtılar. Samsun 2. ve 3. İdare Mahkemeleri 18.05.2021 tarihinde bilirkişileri belirledi. Bizler ve Avukatlarımız bilirkişileri inceledik. Bunlardan 7 tanesinin daha önce Mersin/Akkuyu Nükleer’de de görev aldıkları ve “Akkuyu Nükleer” için olumlu görüş verdikleri, yani taraf oldukları tespit edildiğinden 27.05.2021 tarihinde her dört dava içinde itiraz edildi. Ancak itirazlarımız mahkemelerce reddedildi.
07.06.2021 tarihinde keşif işlemlerine başlanacak yer olarak belirlenen Sinop Üniversitesi Ahmet Muhip Dıranas Uygulama Oteli’ne sabah saat 10:30’da gelindi. Bu otel bizim için sorunlu bir yerdi. Biliyorsunuz 06 Şubat 2018 tarihinde Sinop NGS Halkı Bilgilendirme Toplantısı bu mekânda yapıldı ve Sinoplular olarak biz bu mekâna alınmadık. Otelin bulunduğu bölgeye geçiş sağlayan yolun polis barikatıyla kapatılmış ve barikat önünde kimlik sorgulaması ve üst araması yapılarak otel kapısının önüne ulaştığımızda polis engeli ile karşılaşıldı. Bir görevlinin içeriye girmek isteyen avukatların ve vatandaşların içeriye alınmaması için kendisine talimat verildiğini söylemesi üzerine, görevlinin söylemine itiraz eden avukatlarımız bu talimatın kanuna aykırı emir niteliğinde olduğunu ve suç işlendiğini ifade ettiler. Görevli, yeni bir talimat olmadığı sürece içeriye kimsenin alınmasının mümkün olmadığını belirtti. Bunun üzerine avukatlarımız hakim kapıya gelmediği sürece içeri girmeyeceklerini belirttiler.10 dakika. Sonra 3. İdare Mahkemesi Hâkimi kapıya gelerek herkesi içeri alacağını ifade etmesi üzerine salona giriş sorunu çözüldü.
Bizim dosyamıza (Sinop NKP ve Bileşenleri) sıra geldiğinde Avukatlarımız bilirkişi heyetinde bulunan; Prof. Dr. Niyazi MERIÇ, Prof. Dr. Yusuf GÜNEŞ, Prof. Dr. Ayşe Nilsu DEMIR, Prof. Dr. Yusuf Kağan KADIOGLU, Prof. Dr. Kadir ALP, Prof. Dr. Mustafa Sait YAZGAN, Prof. Dr. Ahmet Duran SAHIN’in daha önce Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile ilgili yargılama yürütülen dosyadaki bilirkişi heyetinde de görevlendirilmiş olduğunu, verdikleri rapor ile davalı lehine kanaatleri bulunduğunu açıkça ifade etmiş olduklarını, ayrıca yine bilirkişi heyetinde nükleer santrallerin gerekliliği hususunda davalı taraf lehine yazılı ve görsel basına kanaat açıklayan kişiler bulunduğunu, bu kişiler yerine yeni bilirkişi görevlendirilmesi yapılması gerektiğini ifade ettiler.
Sonrasında avukatlarımız dava konusu santralin uluslararası anlaşmaya dayalı bir santral olduğunu, anlaşmanın tarafı olan Japonya’nın anlaşmadan çekildiğini açıkladığını, dolayısıyla anlaşmanın uygulanmasının mümkün olmadığını, bu anlaşmaya dayalı olarak inşası planlanan santrale ilişkin projenin de planlandığı hali ile anlaşma tarafı ülkenin patentli projesi olduğunu, Patent sahibi tarafın çekilmesi ile projenin uygulanabilir olmaktan çıktığını, uluslararası anlaşmanın yargı denetimi dışında olduğunu ve yargısal denetim imkanı olmayan proje ile tesis inşa etmenin mümkün olmadığını, ülkemizdeki mevcut tesislerin çalıştırılması halinde enerji ihtiyacı söz konusu olmayacağını ve nükleer santrale hiç ihtiyaç olmayacağını, ÇED raporundaki verilerin güncel olmadığını, ÇED sürecinin bir parçası olan Halkın Katılımı Toplantısı’nın usulüne uygun yapılmadığını, Sinop Halkı’nın toplantıya alınmadığını, ÇED raporunda santralin sökümüne ilişkin etkilerin tartışılmadığını, pek çok konunun lisans sürecinde değerlendirilmek üzere ertelendiğini, keşif dahi yapılmadan “raporun iptali” talebinin kabul edilmesi gerektiğini ifade ettiler.
Yine Av. Mehmet Horuş beyanında; İdari Yargılama Usulü’nde bilirkişilerin tarafsızlığı ilkesine göre daha hassas yorumlanması gerektiğini, yargılamaya bilirkişilerin tarafsızlığı ile ilgili gölge düştüğünü, mahkeme hakiminin de tarafsızlığını yitirdiğini, bilirkişinin kim olduğuna ilişkin kimlik tespiti yapılması talebine verilen “hepsini tek tek tanıyorsunuz” yönündeki beyanın davacılara yönelik mahkeme nezdinde bir önyargının mevcut olduğunu ortaya koyduğunu, yargılama konusu ÇED olumlu kararına konu çalışmada elektrik iletim hatlarına ilişkin çalışmanın göz ardı edilmesinin kabul edilemez olduğunu, ÇED sürecinin gerçekleşmesinden önce santralin yapılmaya başlandığını, bir milyona yakın miktarda ağaçların kesildiğini, Erfelek barajından alınacak su ile ilgili çalışmalar yapıldığını, radyasyon ile ilgili çalışmaların bu hususta herhangi bir mevzuat olmadığından sonraya bırakılmış olmasının da başlı başına bu sürecin ne kadar sağlıksız yürüdüğünü ortaya koyduğunu, kamulaştırma ve yerleşim hususundaki durumun belirsiz bırakıldığını, Samsun limanı aşamasına ilişkin kümülatif etkinin de değerlendirme dışı tutulduğunu, yakıt ile ilgili ayrı çalışma yapılacağı vaat edilerek bu hususta inceleme yapılmamış olmasının raporu bu yönden de eksik kıldığını, Türkiye’nin ihtiyacı yokken nükleer santral yapılması konusundaki bu ısrarın tıpkı Avrupa’nın plastik atıklarının ihracı gibi nükleer atıkların da ihracına zemin hazırlamak için gerçekleştirilmeye çalışılan bir proje niteliği taşıyıp taşımadığı hususunda şüphelerin oluştuğunu, bu projenin bir biyolojik soykırım projesi olduğunu, sahanın çok geniş ve tanımlanmamış olduğunu, bilirkişi heyeti içerisinde şehir bölge planlama uzmanlık alanında ve haritacılık alanında bir uzmanın mevcut olmaması karşısında proje alanının belirlenmesinin ve bir günde keşfedilmesinin fiziken ve esasen mümkün olmayacağını, heyette arkeolog bulunmamasının da heyeti eksik kıldığını, eksiklikler giderilerek sahanın gezilmesi için gerekirse bir hafta, bir ay sürecek incelemeler yapılması gerektiğini, Sinop’un maddi değeri üzerinden kamu yararı tartışması yapılmasının mümkün olmadığını ifade etmiştir.
Ayrıca bir diğer avukatımız da her üç naip Hakimin Mayıs 2021 tarihinde yayınlanan kararname ile görev yerlerinin değiştirildiği, bu durumda keşfi yapan Hakimlerin bundan sonraki yargılama ve karar sürecine katılamayacakları, doğrudan’lık ve yüzyüze’lik ilkeleri uyarınca keşfin, karar sürecine kadar heyette görev yapacak naip Hakim tarafından yapılmasının zorunlu olduğu hatırlatıldı. Yargıcın, bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi, denetlenmesi gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınması, bilirkişinin değiştirilmesi dahil yargılama süreçlerinde heyette yer alması gerektiği, bu görevin adil bir yargılama için zorunlu olduğu, tayinin çıkması nedeniyle keşiften sonra heyette yer almayacak hakimle keşif yapılmasının adil yargılama hakkını ihlal edeceği belirtmişlerdir.
Yine Mahkeme heyetinden keşiften sonrada görev yapmaya devam edecek bir yargıç tarafından keşfin yapılabilmesi için ertelenmesi talebinde bulunmuştur.
Tüm bu savunmaların sonrasında hâkim tarafından davacı asillerden sadece bir kişiye söz vereceğini belirtmesi üzerine salonda bulunan tüm davacılar seslerini yükselterek bu duruma itiraz etti. Ancak hâkim zamanı bahane ederek kimseye söz veremeyeceğini ifade etmesi üzerine, mikrofonu eline alan Belediye Başkanımız Barış AYHAN, Mahkeme Heyetine ve Bilirkişilere hitaben bu keşfin bu saatten sonra yetişmesinin mümkün olmadığını, saha incelemesi için gelen Bilirkişilerin kılık kıyafetlerinin dahi sahayı incelemeye elverişli olmadığını, gezilecek sahanın çok geniş olduğunu, Erfelek barajının incelemesi yapılmaksızın sağlıklı bir incelemenin mümkün olmayacağını, kapsamlı inceleme yapılması gerekliliği ve saat itibariyle bu aşamadan sonra bu incelemenin bugün yapılmasının mümkün olmadığının ortada olduğunu ifade ederek keşfin ertelenmesi gerektiğini belirtti.
Devamında mikrofonu alan Sinop Milletvekili Barış KARADENİZ Sinop İlinin bunu hak etmediğini, bu projenin yapılmaması gerektiğini beyan etti.
Hemen peşinden hâkim “keşif için alana gidiyoruz” diyerek bilirkişi heyeti ve bürokratlarla birlikte bizlerin protestoları altında salonu terk ettiler. Tüm bu anlattıklarımızdan da görüldüğü üzere hem Mahkeme Hâkimlerinin hem de bilirkişi heyetinde itiraz ettiklerimizin taraf oldukları aşikardır.
Bundan sonra bize düşen ise yılmadan bu mücadeleye devam etmektir. Tüm zorluklara rağmen 25 yıldır sürdürdüğümüz dayanışmayı daha da arttırarak özellikle Bilirkişi Heyeti içindeki 8 kişinin tarafsız olmadıklarını iddia ederek itiraz ettiğimiz kişiler üzerinde sosyal medyayı da daha etkin kullanarak baskı kurmalı ve bu kişileri her alanda afişe etmeliyiz.
Bilirkişi raporu hazırlandıktan sonra yapılacak olan duruşmaya da geniş katılım sağlamak ve Mahkemenin görüleceği alanı bir “miting alanı”na çevirmek için bugünden çalışmalara başlamalıyız.
NÜKLEERE İNAT YAŞASIN HAYAT!!!!
SİNOP NÜKLEER KARŞITI PLATFORM YÜRÜTME KURULU adına
Kayhan KONUKÇU
Dönem Sözcüsü